Mevlana'nın Dünyaya Bakış Açısını Ne
Şekillendirdi?
"Suf" kelimesi Arapça Kökenli bir
kelimedir ve kelimenin anlamı yün demektir. Suf kelimesine İzafet İ'si
getirilerek farklı bir anlam kazandırılmış. Sufi ek harf ile ortaya çıkmış ve
kazakça "Yünden hırka giyinmiş kişi" olarak tanımlanmıştır. Sufi
kelimesi gün geçtikçe farklı anlamlar kazanmış ve son olarak dünyadan el etek
çeken, Allah'ın sevgisini kazanmak için çabalayan, Peygamber Efendimizin
izinden giden, hak ile meşgul olup batıla kapılmayan ve insanın iç dünyasını
görebilen gezgin kişi anlamına gelmiş. Ancak Sufi kelimesinin Arapça
"Safa" kelimesinden türediğini savunan kesimin olması kelimenin tam
olarak nereden geldiğini ifade etmede yetersiz kalıyor. Safa kelimesi temiz
anlamına gelmektedir ve Sufi temiz insan yüreği dili temiz olan demek olduğu
için iki kelime birbiriyle benzerlik gösteriyor. Sufilerin ortak özelliğinden
bahsederek Sufiliğin tanımını tam manasıyla yapmış olalım.
*Dünya hayatından uzaklaşarak ahiret hayatı
için çabalama, az yemek yemek ve az uyumak. Batıl ile meşgul olmak yerine hak
ile meşgul olup daima düşüncelere dalma, Her an Allah'ı düşünme,
*Namaz kılarken Allah'a ulaşma, Allah'ın
nurunu görerek hemhal olma. Özellikle secde halindeyken Yaratana ulaşarak mutlu
olma, Her fırsatta Allah'ı secde etme,
*Ruh
temizliğine önem veren Sufiler, kemale ermiş insanlardır. Allah'ın yarattığı
şeylerde onun yüceliğini görme her an onu anma halidir.
Sufiler namaza önem verdiği gibi zikre de önem
veriyor ve sürekli Allah'ın isimlerini zikrederek Allah'tan af
dilenmektedirler. Zikir halinde olurken ruh temizliğini gerçekleştiren Sufiler
can-ı gönülden ibadet yaptıkları için Allah'a ulaşıyorlar. Zikir yapılırken
bazen müzik eşliğinde yapılamakta ve ilahi tarzında zikirler çekilmektedir.
Mevlana Celaleddin Rumi en büyük sufilerden
biridir. Düşünce yapısı, hayat felsefesi ve bütün davranışları bu yönden
şekillenmiştir Mevlana'nın. Eklektik düşünce yapısıyla dikkat çeken Mevlana
insan beyninin her şeyi kavramada yetersiz kalacağını savunuyor. İnsan beyni
Allah'ın varlığını kabul edip hakikatle tanıştığında hayatın özünü tatmış olur.
İnsanın sadece Allah'a kulluk etmesini ve her anlamda Allah'a sığınması
gerektiğini eserlerinde dillendiren Mevlana, hakikatin ruhu arındırarak
bulunacağını savunuyor. Mevlana hayata olan bakış açısını tasavvufi temelde
felsefe ile harmanlayarak ifade ediyor. Hoşgörü ve ahlakın hayatın her alanında
olması gerektiğini ve bu iki kelime ile hayatımıza yön vermemiz gerektiğini
dillendiriyor. İnsan yaratılırken Allah kendi öz ruhundan üfleyerek varlıkları
yaratmıştır bu nedenle insan her yönüyle Allah'a yakındır ve Allah'a ulaşmak
isterse eninde sonunda ulaşır demektedir Mevlana. Ayrıca insanın kötülük ve
iyilik işleme konusunda sınırlandırılmadığını bu hususta dikkat edilmediğinde
yanlışa gidileceğini ifade ediyor. İnsana adil davranılmalı ve insanın kötü
alışkanlıklarına öfkeyle karşılık vermemiz gerektiğini sürekli ifade eden
Mevlana sabırla her şeyin üstesinden gelebileceğimizi ve sinir, kin, nefret
biriktirmek yerine güzellik, iyilik, hoşgörü biriktirmemiz gerektiğini
söylüyor.
0 Yorumlar